24 Temmuz 2011 Pazar

15 Temmuz 2011 - YYYY Doğum Günü

Doğum günümde Bozcaada'da olmak istedim zira Bozcaada en sevdiğim kara parçası olma özelliğine sahip. Bu yazımda yararlı bilgiler vermekten ziyade masalsı bir haftasonunu paylaşacağım. Evrenin çekim kuvveti kuralı bilinçler içinde geçerli diye düşündüm.

Temmuz 15, yıl 2011; bir kaç aksaklık olmasına rağmen saat 17:00 sularında yola çıktık. Hedef: Gelibolu, Lapseki, Geyikli ve sondurağımız Bozcaada. Yol planımın 2 saat gerisinde kaldım ve artık hedefim son vapur.

Öyle böyle Geyikli iskelesine ulaştık, çok araç yok ve bizden sonra gelen araçlardan birinden ağır balık kokusu iskele alanına yayılıyor. Derken bu aracın sahibi Kemal ağabey ile tanıştık. Kemal abi adada Poyraz balıkçılık ve House butik otelinin sahibi ve işletmecisi. Hoş sohbet bir adalı. Babakaleden balık almış ve adaya getiriyormuş. Sohbet sohbeti açtı, vapurda çay içerken sohbete devam edildi. Laf doğum günüm olduğuna geldi, adaya geç vakit ulaşacağımız ve yemek ihtiyacımız olabileceğinden yola çıkarak bize sardalya vermeyi önerdi. Kabul ettim, saat 01:00 sularında adaya ulaştık ve Kemal abi sardalya doldurduğu bir paketi sağ olsun verdi. Arif abinin market her daim açıktır, oradan da şaraplarımızı ve diğer ihtiyaçlarımızı aldık. Yola devam.

Çadırımızı kurmayı planladığımız Akvaryum koyuna ulaştık. Koy alanında iki karavan konaklıyor olduğu halde bizde çadırımızı kuracak bir yer tespit ettik. Ay gökyüzünde, gündüz gibi aydınlık heryer. Çadırı kurduk, balıklarımızı ayıkladık, mangalımızı yaktık ve şarap kadehleri dolmaya başladı. Saat sabaha karşı 03:00 sularında biz sardalya ızgara eşliğinde Vasilaki şarap yudumlarken mehtap üzerimize nur gibi yağıyordu. Sardalya ziyafetimize bu kirpi kardeş eşlik etti :)


Ben gün içinde çok yorulmuş ve araba kullanmış olmaktan bitap düşmüştüm ki saat 05:00 sularında biraz olsun uyumak istedim lakin Serap ve Gülcan gündoğumuna kadar oturdular ve şaraplarını içmeye devam ettiler. Sabah güneşle birlikte uyandım, kızlar denizde, gün doğumu ile yüzmeye başlamışlar. Derhal onlara katıldım. Kahvaltı için merkeze yol aldık. Meydanda, Arif abinin marketinin yanında Şükrü ustanın lokantasında çorba içerek kendimize geldik. Eşi dostu selamladık, Doğum günüm münasebetiyle fıçılardan şarap dolduruldu litrelik şişelere. Kırmızı, Beyaz özel üretilmiş şaraplar. Dilek kasabı Şükrü abi ve Kardeşi Adem'den sucuk ve yine meşe fıçıda bekletilmiş ev şarabı ikramını arkasından koya geri döndük.

Çok geçmedi koya birkaç kişi geldi. Genç ve düzgün üç insan. Yüzdüler bir müddet (biri hariç :) ) Çok geçmedi çadır kurmaya teşebbüs ettiler ve teşriki mesaimiz böylece başladı. Çadır başında öylece duruyordu adını sonradan öğrendiğim Didar. Dayanamadım yardım ettim. Sorun; çadır farklı ekipman farklı. Çözüm her zaman vardır deyip kurduk çadırı. Diğer iki arkadaşı ilede tanıştık. Didar, Önder ve Alican. Fevkalade düzgün, kültürlü, sosyal ve modern insanlar olmaları ülkem için ümitlerimi yeşertti.

Akşam bir arada yemek yemek üzere sözleştik ve günün kalanına devam ettik. Sucuk ekmek, bol şarap, nefis Bozcaada denizi. Gün batımını izledik.


Akşam üzeri koya gelen genç bir çift ile tanıştık. Selin ve Emir, çok güzel iki insan daha. Akşam mangalımız yanacağı, kamp ateşimizin tüteceğini söyledik, bize eşlik etmelerinden memnun kalacağımızı belirttik. O sırada ay yükselmeye başladı. Emir ve Selin şaraplarını alıp geldiler.














Alican Klarnet üstadıymış, klarneti ile iştirak etti. Önder'in sesine terim bulamıyorum. Didar her ortamda olması gereken bir dost. Alican nefesi ile klarnete hayat verdi, Önder sesi ile ruhumuza hitap etti, kumsalda yanan ateş içimizi ısıttı ve kaz dağlarından yükselen ay hem gecemizi hem yüzlerimizi ışığı ile aydınlattı, yakamozlar denizi sarhoş etti. Yakamoz parıltısındaki suda yıkadım bedenimi.














Böylece girdim yeni yaşıma. Etrafımda sevdiğim insanlar, çocuklarım ve pırıl pırıl zekalarıyla nadir bulunan gençler vardı. Ümitlerim yeşerdi.

Hepinize teşekkür ediyorum.
Serap Yeşer (Eşim)
Gülcan Bilgili (Çok Yakınım)
Deniz Yeşer (Oğlum)
Derya Yeşer (Kızım)
Önder Bahadırlı (Baki insan, Muhteşem Ses Üstadı)
Alican Özyılmaz (Baki bir Üstad)
Didar Aytaş (Baki Keyf insanı)
Selin (Güzel bir hanımefendi)
Emir (Samimi bir Arkadaş)

Ve bozcaada sakinleri, Poyraz Balıkçılıktan Kemal abi, Dilek Kasabı Şükrü abi ve Adem kardeşim, Ataol Şarapçılıktan Ali abi ve Ahmet abi, Arif abi ve Şükrü Usta. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Ne şanslı bir insanmışım meğer.

4 yorum:

MİNE BAHADIRLI dedi ki...

ÖNDER'İN BENİMLE PAYLAŞMAK İSTEDİĞİ YAZINIZI BÜYÜK BİR KEYFLE OKUDUM.ÖNDER BAHADIRLININ ANNESİYİM.DİDAR VE ALİ CAN'I DA YAKINDAN TANIRIM.GECENİZE DAHİL ETMENİZ VE BU GECEYİ BU KADAR GÜZEL ANLATMANIZ ,GENÇLERİMİZLE İLGİLİ SAMİMİ DUYGULARINIZ ,BENİ DE MUTLU ETTİ BEN DE GENÇLERE GÜVENEN ONLARI APAYRI BİR YERE KOYAN GENÇ ANNESİYİM.BİR YORUMLA DÜŞÜNCE VE DUYGULARIMI BELİRTMEK İSTEDİM. BAŞARI VE MUTLULUK DİLİYORUM EŞİNİZE DE SEVGİLER.

Unknown dedi ki...

Mine hanım, müteşekkirim, böyle bir evlat yetiştirdiğiniz için o değerli ellerinizden saygıyla öperim. Siz nitelikte annelerin yetiştirdiği insanları görmek gurur verici. Saygı ve hörmetlerimle.

seyabb dedi ki...

iyi seneler

Unknown dedi ki...

Teşekkür ederim Arda :)