15 Temmuz 2010 Perşembe

Kuzey Ege'den Batı Akdeniz'e yolculuk 2010

3 Temmuz - 11 Temmuz 2010 Tarihleri arasında Kuzey Ege'den başlayarak Batı Akdeniz'e doğru yol aldık. Bu seyahatimde edindiğim verileri paylaşmak istiyorum. Nerede akşam orada sabah seyahati yapmak isteyen arkadaşlara planlarını oluştururken yardımcı olmak isterim.

Nerede kalınır, ne yenir, neresi gezilir gibi bazı başlıklarda elimden geldiğince yardımcı bilgiler vermeye çalışacağım. Umarım faydası dokunur.


3 Temmuz Cumartesi, saat 14:00'da İstanbul'dan yola çıktık. İlk etap Gelibolu'ya ulaşmak. Kanyon AVM önünden Gelibolu- Lapseki feribot iskelesine 302 km ve ortalama 5 saat süren bir yol. Saat 18:30da feribottaydık. Gelibolu - Lapseki arabalı feribot bilet ücreti 23 TL. 20 dakikada Lapsekiye ulaştık ve yolumuza devam ettik. Lapseki iskelesinden ASSOS'a 118 km ve yaklaşık 1 saat 10 dakika sürüyor. Ezine'den peynir alıp, akşam Balıkesir ilimizin Ayvacık ilçesine bağlı ASSOS tarihi yerleşim şehrine ulaştık. Saatlerimiz 20:30 olmuştu. İstanbul'dan sabah erken çıkamadığım için doğruca Assosa gitmemiz gerekti. Erken yola çıkmak lazım keza yol üzerinde

1- Çanakkale Şehitliği

2- Troya antik kenti

3- Alexandria Troas antik kenti

Mutlaka görülmesi gereken yerler. Daha önce bu yerleri görüp, o tarihi atmosferi teneffüs etmiş olduğum için yola devam ettim. Ancak zamanı olanlar için önerim buralarda durmaları olur.

3 Temmuz akşamı Assos'a ulaştık, konaklayacağımız pansiyona yerleştik. Altın sezonda Assos'ta konaklama maliyeti fena değil. Bir oda için 50 TL ödemek gerekiyor ve bu fiyata sabah kahvaltısı dahil. Tekin Pansiyon (90 286 721 70 99), veya Sidar Pansiyon (0286 721 70 47 ) benim tercihim oluyor. Bunlarda yer yoksa başka alternatifler arıyorum. Altın sezon haricinde oda ücretleri 35 TL ve kahvaltı dahil.

Odamıza yerleştik, mayo ve havlularımızı alıp Kadırga koyunda yolculuğun izlerini Egenin serin sularıyla sildik. Ay yoktu ve mükemmel bir yıldız örtüsü altında karanlık gecede çırpıntılarını duyabildiğimiz serin Egeye kendimizi bıraktık. Saat 21.30. Denizden çıktık ve pansiyonumuza döndük. Duş almadan şarap ve kadehlerimizi alıp Kaleye yürüdük. Assos'lu insanlar sıcak kanlı ve dosturlar. Yolumuz üzerinde karşılaştığımız insanlarla selamlaşıp sohbet ettik ve karanlık gecede, dar, Arnavut kaldırımı tarzında yollardan geçerek kaleye ulaştık. Ay olmayan gecelerde orada olacak arkadaşlar için öneri: Mutlaka yanınızda küçük bir el feneri olsun, mutlaka sandalet giyin ve mutlaka türbişonunuz olsun.

Karanlık gecede, imbat eserken, yıldız battaniyesi altında Midilli adasının ışıklarını izledik. Kayan yıldızlar ile dilek tutarak şaraplarımızı yudumladık. Büyük düşünür Aristoteles'i andık.

4 Temmuz Pazar Sabah erkenden kalktık. Kahvaltımızı yaptık ve gündüz gözüyle kaleyi etraflıca gezdik. Eski limana indik, dönerken Aristoteles'in ders vermiş olduğu anfi tiyatroyu ziyaret ettik. Sivrice'ye doğru yola koyulduk. Assos Sivrice arası 15 km, denize girmek, zıpkınla avlanmak, güneşlenmek için sahili oldukça güzeldir. Sessiz, sakin. Herkes denize girip güneşlenirken ben zıpkınla balık avlamaya gittim. Sivrice feneri civarında güzel Levrek ve Tekir olur. Onlardan biraz nasiplenmeyi umuyordum. Bize yetecek kadar avlanabildim. Zamanı olan arkadaşlar Sivrice, Sokakağzı ve Babakale'yi de gezi planlarına ekleyebilirler. Mükemmel yerlerdir. Beğeneceğinizden kuşkum yok.

Saat 16:00, zaman kaybetmeden yola koyulduk, hedefimiz Ayvalık, Cunda (Ali Bey) Adası. Katedeceğimiz mesafe 130 km, yaklaşık 2 saat 20 dakika. Öğle yemeğimiz mangalda balık.

Cunda adasında mangalımızı yaktık, yemeğimizi yedik, şaraplarımızı yudumlayıp adanın kuzeyinde kalan ve toprak yol olmasına rağmen adı maden caddesi olan yol ile ulaşılan, AYİU İONNU TU PODROMU (manastırın adına tıklayın ve açılan sayfada biraz aşağıya inin, manastır hakkında bilgi bulacaksınız)karşısında serinlemek için denize girdik. Bir saat kadar burada eğlendik ve yeldeğirmenleri tepesine çıktık.

Buradan manzara çok güzeldir, hele karşınızda kalan Aİ YORGİ MANASTIRI (manastırın adına tıklayın ve açılan sayfada biraz aşağıya inin, manastır hakkında bilgi bulacaksınız)manzarayı çok farklı bir güzelliğe taşıyor. Cunda adasında dar sokaklarda yürüyüp bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. Eski Rum mimarisine tipik örnekleri burada bulabilirsiniz.

Nerede kalınır, Kaptan otelde konaklayabilirsiniz fiyatları uygundur, oda ücreti 80 TL altın sezonda. Mayıs ayı öncesi 40 TL idi. Kahvaltı dahil. Nerede yemek yenir; kıyıda güzel mekanlar var, Yusuf'un yeri güzeldir. Çeşitli mezeleri tatmanızı öneririm. Zengin bir masa, 35'lik Rakı, 3 kişi için 150 TL bir hesap ödersiniz ancak aldığınız keyfe değecektir emin olun. Cunda adasının enfes ve inanılmaz çeşitlilikte mezeleri muhteşem.

Altın sezonda konaklama için spontane yer bulmak zor olacaktır. Çadırınız varsa tepede bir yere kurabilirsiniz veya civarda kampingler var oralarda kamp yapabilirsiniz. Dahada olmadı Sarımsaklı'da mutlaka yer bulursunuz. Sarımsaklı keyifsiz ve kalabaklıktır, sürekli güneş altında yatan ve denize giren bir güruh ile karşılaşacağınız yerlerden biridir. Bana göre değil. Etrafta görülecek onca tarihi değer varken güneş altında saatlerce yatmak, arada denize girmek, bazen otele gitmek bana uymayan bir tatil anlayışı.

Konumuza dönelim. Biz yanımızda çadırımız olmadığı ve Cunda Adası'nda kalacak yer bulamadığımızdan ötürü yemeğimizi yedik, rakılarımızı yudumlayıp yola devam ettik. Bölgede görülmesi gereken yerleri sıralarsak

1- Cunda Adası

2- Ada üzerindeki Manastırlar ve adanın eski evleri

3- Bergama antik kenti

Yolumuz üzerinde Eski Foça'ya uğramayı düşündüysekte vakit geç olduğundan uğramadan İzmir'e doğru devam ettik. Gece saat 03:30 gibi 160 km yol geçip, İzmir Kordon boyuna ulaştık. Cunda - İzmir Kordon arası 160 km. Bu yol normalde 2 saat sürüyor ancak gece olduğu için biz biraz fazla zamanda geçtik bu mesafeyi. Yavaş yavaş, acelemiz yok :) Kordonda yürüdük, Kordon kenarında çay içtik ve yola devam ettik.

İzmir - Kuşadası arası 100 km, yaklaşık 1 saat 10 dakika.

5 Temmuz Pazartesi sabahı Kuşadası'na ulaştık, burada Selay Pansiyon'da((0256) 612 34 56) konakladık. Sabahın erken saatinde yerleştik ve hafif bir kahvaltı yaptıktan sonra biraz uyuduk. saat 11:00 gibi çıktık ve bölgeyi keşfetmeye çalıştık. Kadınlar Denizi'nde yüzdük, güneşlendik. Öğleden sonra kaleye gittik, gün batımı burada harikaydı.

Bol bol fotoğraf çekilebilecek yerlerden biride Kuşadası'dır. Yinede bizi çok heyecanlandıramadı, kalabalık ve gürültülü bir mıntıka. Akşam sahilde şarap içmek için hazırlık yaptık ve kumsaldaki şezlonglardan birine kurulduk, şarabımızı açtık ve yudumluyoruz. Zabıtalar geldi, Kuşadası sahillerinde gece kumsalda veya sahil kenarlarında oturmak, alkol tüketmek vesaire vesaire yasakmış. Kalktık tabiiki. Akşam sahil sefası yapacak arkadaşlar Kuşadası'nda bunu denemesinler. Bir daha Kuşadasına dönmemek üzere sabah erkenden yola koyulduk.

6 Temmuz Salı hedefimiz Datça, Palamutbükü, yolumuz 302 km, yaklaşık 5 saat. Yolumuz üzerinde Efes antik kentini detaylı gezdik ve tarihini hissettik, Meryem Ana evinin bulunduğu yere gittik. Yolda şeftali ağaçlarından birer şeftali aldık. Yetiştirenlerden Allah razı olsun. Efes ve Meryem Ana Evi ziyaretinden sonra yola devam ettik.

Bölgede görülecek yerler

1- Efes Antik kenti

2- Meryem Ana evi'nin olduğu bölge

3- Selçuk kalesi

4- Şirince Köyü

5- Büyük Menderes Deltası Milli Parkı

Yol üzerinde sucuk aldık ve Yatağan girişinde yüksekçe bir tepece sucuk ekmek partisi yaptık, güzel bir çay demledik, bu keyf akabinde yolumuza devam ettik.

Datça'ya girmeden köylere doğru ilerledik. Palamutbükü'ne ulaştığımızda henüz kalacak yerimiz belli değildi ve saat 19:00 olmuştu. Kalacak yeri dert etmeyip kendimizi Akdeniz'in berrak maviliğine attık. Tanıştığımız insanlar Kardelen restorant'ın(+90 252 725 5425) sahipleri Olgun ve Yener dostlarımız sayesinde bir yer bulduk. Çok güzel bir evin bahçe dairesini kiraladık. Evin sahibi Efkan Bey konaklama konusunda yardımcı olabilecek iyi bir insan (+90 252 725 5488). Badem ağaçları içinde akşam yemeğimizi yedik. Gece sahilde şarap keyfi yaptık.

Ertesi gün 7 Temmuz Çarşamba Datça yarımadası turumuza başladık. Knidos Antik kentini görmeye gittik. Yarımadanın uç kısmına kurulmuş bir höyük. sıcaktan mütevellit çok gezemedik ancak yol boyunca gördüğümüz koylar aklımızı başımızdan aldı doğrusu. Bir çoğuna ulaşım olanaksız, ulaşılmaya çalışılsa dahi meşakatli. Tekneler ile ulaşılması daha kolay. Datça koyları hakkında Sayın Muzaffer Özgen Beyin hazırladığı ve bizlere sunduğu çalışması sizlerede yardımcı olacaktır.

http://www.datcadetay.com/datcakoylar.html

Muzaffer Beye bu emeğinden dolayı teşekkür ediyorum. Çok faydalı oldu.

Bölgede Görülecek Yerler

1- Knidos

2- Koylar

Gün çok dolu ve yorucu geçti, akşam güzel bir uyku ile dinlendik. Datça'nın havasından olsa gerek, müthiş dinlendirici uykusu var.

8 Temmuz Perşembe sabah erkenden kalktım, herkes uyuyor, sahile attım kendimi. Denizin berraklığına dayanmak zor olsa da bu videoyu kaydettim ve kendimi berrak suya bıraktım.


Palamutbükü Datça. Sabah 06:00

08:00 gibi eve döndüm. Kahvaltımızı yapıp yola koyulduk. Datça gezimizi Datça merkeze hiç uğramadan tamamladık. Marmaris'e oradan da yeni hedefimiz olan Fethiye'ye ulaşıp biraz dinlenmeyi planlıyorduk. Bozburun yoluna dönüp Kız Kumu plajında yürüdük, güneşlendik. Bozburun yolundan devam edip dar yarım ada yollarından ve köylerden geçerek Marmaris'e ulaştık. Palamutbükü, Bozburun, Marmaris, Ölüdeniz yolu 286 km, 5 saat sürüyor. Çok viraj ve doğa ile iç içe bir güzergah. Bu bölgede gezilecek görülecek çok yer var ancak bizde okadar vakit maalesef yok. Kuzey Ege - Batı Akdeniz turu için en az bir ay zaman gerekeceği kanaatindeyim.

Marmaris merkezinden Antalya yoluna ulaştık. Ölüdeniz'de kalacak bir yer bulmayı düşleyerek yola devam ettik :) Mamaris Fethiye arasında görülecek çok yer var. Bazılarını sayarsak:

1- Köyceğiz

2- Göcek

3- İz Tuzu,

4- Dalyan

Saat 18:00 sularında Ölüdeniz'e ulaştık. Yol kenarında durup kalacak yer bakınıyordum ki şans eseri hemen yanımızdaki villanın sahibi hanımefendi telefon konuşmalarımı duymuş bizi misafir edebileceğini söyledi. Kabul ettik. İki akşam burada kaldık. Gülsün hanım ve kızı Hülya Hanım'a misafirperverliklerinden mütevellit çok teşekkür ediyoruz.

Zaman kaybetmeden gün batımını Kelebekler vadisinde görebilmek için yola çıktık. Vadinin tepeden görünümü ve gün batımı fotoğrafları. Kelebekler vadisinden biraz daha ileride Kabak Koyu var, Yolunuz düşerse mutlaka görmelisiniz, keyifli. Camping alanları mevcut.



Böylece akşam oldu ve eve geri döndük. Ertesi gün program yoğun ve dinlenmemiz lazım.

9 Temmuz Cuma Yeni gün Saklıkent turu ile başladı, Fethiye'ye 40 km Mesafede. Bizim konakladığımız ev(Ölüdeniz) ile Saklıkent arası 50 km yaklaşık 1 saat mesafede. Bu civarda görülecek yerler çok, biz Saklıkent ile sınırlandırdık. Soğuk sulardan geçip Saklıkent Kanyonunun derinliklerine yol aldık. Su kenarında kurulmuş sedirlerden birinde oturup bira içtik. Geri dönüşte yol kenarındaki mekanlardan birinde mola verdik, bunu hiç tavsiye etmiyorum. Yöre insanı işi maddiyata dökmüş, 4 kişi 150 TL öder, karnınız aç sofradan kalkarsınız. Bunun yerine güzel bir yerde piknik yapmanızı öneririm.

Saklıkent turumuzun ardından hedefimiz Kayaköy ve Gemiler Adası koyu. Mesafe 64 km, 1 saat 20 dakika.

Yol boyunca Çam ve zeytinlik ormanlardan geçiyorsunuz ve ormanlar arasında birden karşınıza çıkan enfes deniz manzarası büyüleyici güzellikte. Saat 16:00 da Gemiler Adası Koyunda serinledik, sakin bir koy, plajı ince çakıl. Dönüşte Kayaköy'ü dolaştık. saat 19:00 sularında eve döndük. Gece birde gece hayatını görelim istedik ve Ölüdeniz'in canlı mekanlarına uğradık. ZOMBİ Bar müzik ve ortam kalitesi yüksek bir mekan. Yabancı uyruklu insanlar ağırlıkta. Sabah 03:00 sularında eve döndük.


10 Temmuz Cumartesi Kahvaltımızı yaptık ve çıktık, Ölüdeniz Milli Parkı'nda deniz, kum, güneş ziyafeti yaptık. Saat 17:00 de İstanbul'a doğru yola çıktık. Ölüdeniz - İstanbul arası 812 km ve yaklaşık olarak 10 saat süren bir yol. Yol boyunca Burdur, Isparta, Kütahya, Bozüyük, Bilecik, Sapanca yerleşim yerlerinden geçip TEM Otoyoluna ulaşılabliyor ve yol oldukça iyi, %90 duble yol. En zor kısmı Bilecik yoluydu, oralar mükemmel otoyollarla çevrilmiş.

Yol boyunca defalarca mola verdiğimiz halde sabah 03:00 sularında evimizdeydik.

Yolculukta olması gerekenler:

Mutlaka KGS Kartı (En az 30 TL olmalı),

Yetişkinler için Müze Kart

Güneş Gözlüğünüz

Araba ile seyahat edecekseniz soğuk su için termos

Bu seyahatte Hundai Starex marka 7+1 koltuklu bir dizel minibüs kiraladım. 3000 km yol yaptım, 800 TL mazot parası (Bu türden bir araç için az yaktığını söyleyebilirim), Yaklaşık 100 TL çeşitli yerlerde otopark parası, Aracın günlüğüne 130 TL verdim.


Daha Büyük Haritayı Görüntüle



14 Temmuz 2010 Çarşamba

Yucel Yeser Foto Video

Amatör fotoğraf çalışmalarımdan oluşturduğum videodur. Zaman zaman, zamanı durdurarak zaman içinde kendimi bulmaya çalışıyorum. Bu zamanlamalarda elde ttiğim fotoğraflar oldukça fazlaoldu ama tüm zaman için yetersiz kalır. Bazılarını beğeninize sunuyorum.

Antalya, Adrasan

Bu videoyu 2008 yılında yaptığım Akdeniz turunda kaydetmiştim. Antalya, Adrasan sahilinde sabah saat 05:30 Sabah denizinde zıpkınla balık avlamaya gitmeden hemen önceydi. Nisan ayının son günleri, 28 Nisan 2007.
Olimpos'a kadar giderseniz Adrasan'ı mutlaka ziyaret edin arkadaşlar. Musa Dağı'na tırmanmak çok keyifli olacaktır.
Nisan ayı sonu, Mayıs ortalarına kadar sessiz bir bölge diyebilirim. Konaklama imkanı ve fiyatlar çok makul. 2010 yılı için iki kişilik oda fiyatı 50 TL Kahvaltı dahil. Yanınızda sinek ilacı bulundurmanızı öneririm.
Tracking için çok uygun bir doğaya sahip, Olimpos antik şehrine yakın, Geceleri sahilde şarap içmek keyif verici. Gün doğumu başlı başına bir keyif. İyi eylenceler.

Datca, Palamutbükü, Temmuz 2010